Başbakan R. T. Erdoğan ”Kürt Sorunu” dedi! Ah aman, „oldu,
gözlerimiz doldu“! Iyi, güzel de, bu söylevciliğin hiçbir kıymeti harbiyesinin
olmadığı TC başbakanlarının benzer „nutuk“larıyla sabittir. Ayinesi iştir
kişinin, lafa bakılmaz! Söylenen „sözün“ niyet ölçüm zemini, pratiktir. Erdoğan
ne yapacak, uygulamasına bakacağız!..
Başbakan’ın, hem de
başkent Diyarbakır’da, Türk hakimiyetli „Türkiyeci“liğin sloganı haline gelen
„tek bayrak, tek millet ve tek devlet“ haykırışlarının gölgesinde kalan bu
“sözü”nü, ilk elde olumlu bulmakla birlikte, abartılı yorumlama zorlamaları
hayret verici boyutlarda seyrettiği için bunu geçiyoruz.
Ancak kimi Türk basın
mensubunun algılamakta güçlük çektiği „Kürt sorunu“ ile ilgili muhtemel
meraklarını giderici ve aslında hiçte ütopya olmayan „Kürt hissiyatı“ da özce
ve net olarak izah edilmelidir.
Türk basınının,
”pozisyonu net” olanların dışında kalan, ama yerini, safını belirlemekte
zorlanan kimi yazar ve gazetecisi hala ikircimli ve soruyorlar, „nedir Kürt
sorunu?”. Oysa yanıbaşlarında, Irak ”resmi sınırları” içinde, yani Kürdistan’ın
güney parçasında çözüldüğü gibidir ”Kürt sorunu”!
O halde Kürdistan’ın kuzey parçasında da benzer
gelişmeler olacak.
Çünkü Kürdistan bir ülkedir. En büyük parçası TC
devletinin TSK’si [Türk Silahlı Kuvvetleri] tarafından işgal edilerek ilhak
edilmiş ve sömürgeleştirilmiştir. TC’nin „resmi sınırlar“ı içindeki Kürdistan
kentleri batıdan başlayarak şunlardır:
Sivas, Maraş, Adıyaman, Osmaniye, Antep, Kilis,
Urfa, Diyarbakır, Malatya, Elazığ, Tunceli, Erzincan, Erzurum, Bingöl, Muş,
Ağrı, Kars, Ardahan, Iğdır, Batman, Bitlis, Siirt, Şırnak, Hakkari, Van. Yani
25 büyük il. Bu illerde, bu coğrafyada yaklaşık nüfus 20 milyon. Batıya göç
eden ve ettirilenler 10 milyon civarında. TC’nin „resmi sınırlar“ı içinde
yaklaşık 30 milyonluk bir Kürt ulus nüfusu. Sadece TC döneminde sayısız
kesintili „isyan“ vermiş ve son „isyan“ ile de savaşımı kesintisizleştirmiş bin
yılların yerleşik halkı Kürtler.
Kürtlerin ülkesi yeraltı ve yerüstü madenleri
bakımından zengindir. Bol akarsuludur. Sihri büyük Fırat, Dicle, Munzur ve Zap
ırmakları Kürdistan’ın bedeninde paha biçilmez elmas aksesuarlardır. Başta Van
Gölü olmak üzere büyük gölleri ve kendine yeter petrol rezervleri var. Uçsuz
bucaksız ovaları, yüksek platoları, derin ve büyüleyici vadileri, erişilmez
dağları, zengin bitki örtüsü ve sık ormanları ile bir doğa harikasıdır
Kürdistan. Bugün TC’nin ürettiği elektrik enerjisi ve çıkardığı petrol
Kürdistan suları ve topraklarından elde ediliyor.
Ne ki, Kürdistan bugün bir klasik sömürge
statüsü ile TC tarafından idare ediliyor. Başta Kürt dili olmak üzere tüm
kültür, sanat, edebiyat ve folklor, yasak çemberi içinde asimile, yağma ve
talan ediliyor.
Kürtler kendi kaderlerine kendileri hakim olmak
için bu köle yaşamına başkaldırmış ve özgürlük istiyorlar. Kürtler kendi
coğrafyalarını TC işgalinden kurtarmak, kendi yurtlarında bağımsız bir devlet,
özgür ve demokratik bir yaşam kurmak için çetin bir savaşım veriyorlar.
Kürt halkı adına kurtuluş savaşımı veren kişi,
örgüt ve kurumlar, „terörist“ değil, birer özgürlük abideleridir.
Kürdistan’ın bağımsızlığı, Kürt ve diğer
Kürdistan halklarının özgürlüğü ve mutluluğu için gencecik bedenlerini feda
eden ve Kürtçesi „Pêşmerge“ olan efsanevi Gerilla, Kürdistan silahlı kuvvetleri
ve güvenlik güçleridir.
Kürtler, politik başkenti Diyarbakır, kültür
başkenti Hakkari olan bir devlet kurmak istiyor ve bunun için sınırsız bir
bedel ödeyerek kararlı bir savaşım sürdürüyorlar.
Kürtler, kendi coğrafyalarında birlikte yaşayan
tüm etnik topluluklara demokratik hak ve hukuk tanıyarak, özgürlük ve eşitlik
vaad ediyor, Kürdistan Devleti’ni onlarla birlikte kurmak istiyorlar.
Kürdistan Devleti’nde, Kürtçenin yanısıra diğer
etnik toplumların dilleri ile de eğitim yapılacak, Kürdistan bayrağının
yanısıra, o etnik toplumların ulusal simgeleri saygı ve işlev görecek.
Kürdistan Devleti, demokratik, laik ve sosyal
hukuk devleti olarak, demokratik ve uygar dünyanın saygın bir üyesi olacak.
Kürtler, sivil ve askeri olarak haklı ve meşru
bir savaşım veriyor ve ülkelerini TC zulmünden kurtarmak istiyorlar.
Kürtler, aş ve işten önce özgürlük istiyorlar.
Kürtler, TC devletinin bütün zalimliğine karşın,
kurmayı amaçladıkları Kürdistan Devleti ve halk olarak, TC Devleti ve Türk
halkıyla iyi komşuluk ilişkileri içinde ve barış içinde yanyana yaşamak
istiyorlar.
Kürdistan ve Kürt sorunu işte budur!
ROJAN HAZIM
15 Ağustos
2005